Türkiye’de Kaç Türk Var 2024? Bir Sayının Arkasında Kaybolan İnsanlar
Kayseri’de bir akşam, biraz uzaklara bakarken, bir anda düşündüm: Türkiye’de kaç Türk var 2024’te? Ne kadar basit bir soru, değil mi? Ama o kadar karmaşık ki, o kadar çok şey çağrıştırıyor ki… İşte o an, arka planda çalan müzikle, odamda bir köşede gözlerim dalarken, bu soruyu düşündüm. Hani bazen bir soruya takılırsınız ya, sorunun peşinden sürüklenirsiniz. İşte tam olarak o an, sayılarla ilgili değil, insanlarla ilgili bir şeyin peşindeydim. Kafamda dönen sorularla, Türkiye’nin her bir köyünden, kasabasından, şehrinden insanların, sadece sayılardan ibaret olup olmadığına dair bir düşünce sardı beni.
Bir Kahve, Bir Sohbet, Bir Hayal Kırıklığı
O gün, eski arkadaşlarımdan Alper ile buluştum. Uzun zaman sonra, Kayseri’nin dar sokaklarından birinde karşılaştık. Alper, hala üniversiteyi yeni bitirmişti. Yüzünde bir garip ifade vardı. Hani, sanki her şey normalmiş gibi, ama bir eksiklik varmış gibi. Sohbetimizin bir yerinde, bana dönüp şunu söyledi: “Ya, biliyor musun, Türkiye’de şu anda kaç Türk var?” Şaşkın bir şekilde baktım, tam olarak ne demek istediğini anlamadım. Alper, “Hani, böyle bir sayı var ya, her yıl yayımlanır ya, ona bakıyordum.” dedi. Türkiye’deki nüfus sayısıydı, ama bir anda bu kadar basit bir sayı neden bu kadar içimi burkuyordu, bilemedim.
Alper’in cümlesi beni başka düşüncelere sürükledi. Neden sayıların arkasındaki insanları unuturuz? Biraz daha fazla düşündüm, sayılar bazen aslında ne kadar duygusuz oluyor, değil mi? Türkiye’de kaç Türk var 2024’te? 90 milyon civarı diyorlar. Ama Alper’in söylediği gibi, bu sayıya kimse başka bir şey eklemiyor. O 90 milyon kişinin her biri birer hayat. Her birinin içinde bir hayal, bir umut, belki de bir hayal kırıklığı var. O sayılar birer insan, ama birer insan olduklarını unutuyoruz. Alper’e baktım, o da derin derin düşünüyordu. Ama her ikimizin de içindeki düşünceler farklıydı. Onun ne düşündüğünü tam bilemiyorum ama ben biraz kaybolmuştum.
Bir İsmail, Bir Çalışma, Bir Umut
Sonraki günlerde, yine bir akşamüstü, annemle evde otururken, konu yine aynı noktaya geldi. Annem, televizyonda Türkiye nüfusu hakkında bir haber izlerken, “2024’te kaç kişi olmuş, biliyor musun?” diye sordu. Cevap verdim, “Evet, 90 milyon civarı. Ama bu sadece bir rakam, o kadar.” Annem gözleriyle bana bakarken, biraz sustu ve sonra şunu söyledi: “Bir dakika, sayıların bir anlamı yok mu sence? Türkiye’deki o sayılara hayatlarını veren, çalışmak için büyük şehirlere gelen, orada hayalini kuran, yeni bir hayat kurmaya çalışan o insanlar yok mu?” O an, annemin söyledikleri, tam da o kadar basit bir sayıya yüklediğim anlamı yeniden şekillendirdi.
Bir süre önce, iş yerimde tanıştığım İsmail’i düşündüm. İsmail, ailesinin memleketinden Kayseri’ye göç etmişti. Gençti, çok çalışkan biriydi ama her zaman gözlerinde bir umutsuzluk vardı. Ailesinin ekonomik sıkıntıları yüzünden okulunu yarım bırakmış, sadece çalışarak hayatta kalmaya çabalıyordu. Ama her seferinde “Büyük hayallerim var, bir gün buraları aşmak istiyorum,” diyordu. Türkiye’deki milyonlarca insan gibi o da bir sayıdır, bir rakamdır. Ama sayılara indirgendiğinde kayboluyor. Oysa ki her birinin kendine ait bir hikayesi, bir amacı, bir tutkusu vardır. İsmail’in gözlerindeki umut, belki de Türkiye’nin her bir köyünde, her bir şehrinde olan bir şeydir. Sayılara indirgenmiş hayaller.
Sayılar ve İnsanlar Arasındaki Bağ
Tekrar Alper’i düşündüm. Onunla kahve içtiğimizde, bu soruyu sorarken, belki de bir arayıştaydı. Sayıların ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, çünkü insanlar da bazen sayılara dönüşür. Kimse, yüzlerce, binlerce, milyonlarca insanın birer rakam olmaktan ibaret olduğunu düşünmek istemez. Ama bazen bu, istesek de istemesek de gerçek olur. Türkiye’de kaç Türk var 2024’te? 90 milyon civarı. Ama bir de o sayılara bakarken, her birinin arkasındaki insanları görmeyi unutmamalıyız.
Bir Gelecek, Bir Umut
2024’teki Türkiye’nin sayısını düşündüm. Belki de bu sayı, birilerinin hayatına dair çok büyük bir değişimi simgeliyor. Belki birisinin hayalleri, bir başkasının geleceğiyle birleşiyor. Birçok insan, yaşadığı yere, köyüne, şehrine hayallerini taşıyor. Ama o hayallerin gerçeğe dönüşmesi, sadece sayılarla mümkün olmaz. Birbirimize bakmak, anlamak, duyguları görmek ve paylaşmak gerekir. Bu yüzden, 90 milyon kişi demek, sadece bir sayıya indirgenmiş rakamlar demek değil. Her bir insan, yaşadığı bu toprakta bir yaşam kuruyor, bir arada olmak için savaşıyor.
Kayseri’nin sokaklarında yürürken, her köşe başında bir hayatın daha başladığını hissediyorum. Burası, 90 milyon Türkün yaşadığı, her birinin bir yerlerde kaybolmuş olduğu, ama bir o kadar da hayalleriyle var olmaya çalıştığı bir yer. Türkiye’de kaç Türk var 2024’te? Kimse bu soruya sadece bir sayı gibi bakmasın. Çünkü her bir rakamın içinde, bir İsmail’in, bir Alper’in, bir annemin, bir babamın, bir arkadaşımın umutları var.